yberian
17 Eylül 2011 Cumartesi
16 Nisan 2011 Cumartesi
09.03.2011
6 Şubat 2011 Pazar
Dinleyecek birşey bulamamak...
Bilmiyorum belki ruh haliyle ilgilidir. Pazar günü rahat rahat ewde otururken milyonlarca mp3 içinden canımın hiçbirşey dinlemek istememesi ilginç. Böyle durumlarda genelde radyo açarım..ama o bile canımı sıkıyor. Galiba şu an ne hissettiğimi bilmiyorum... O yüzden ne dinleyeceğimi bilmiyorum...Açıkçası beni heyecanlandıran yeni bir albüm de pek yok...dinlediklerim de pek bi yavan geldi.
- 65daysofstatistcis'le başladım. Başta aha garip bi postrock grubu lan diye daldım. ama bütün postrock gruplarının kaderi gibi bir yerden sonra kendini tekrar etmeye başlayıp, bayıyo. Davullar falan güzel ama biyerden sonra beni sıktı...
- Agalloch - Marrow of the Sipirit (2010) Bu sene biterken ne yalan söyleyeyim gün saydığım bir albümdü. Buraya reviewını falan yapçaktım. Albüm çıkmadan heyecanla bekledim. Ama benim için resmen fos bir albüm çıktı. Yok analog kayıt, yok post-rock esintileri falan... bilmiom..Ben Ashes Againist the Grain aradım...garip karışık bişey buldum...Seveni mutlaka vardır...Ben sevmedim
- Amorphis - Magic & Mayhem (2010) Aynı şarkılar yeniden çalınmış. Ne gerek vardı bilmiyorum...Paraları falan bitti heralde..Geçen senenin bir hayal kırıklığı da bu..
- Apocalyptica - 7th Symphony Bi türlü kanımın ısınmadığı bi grup. İki tane güzel şarkı var sadece albümde... Strong enough ve Broken Pieces...Bana çok amerikanvari geliyorlar belki de ondandır...Bilmiom açıp dinleyesim yok..
- Dimmu Borgir - Abrahadabra (2010) Albüm hakkında yazılcak bissürü şey var. Vortex ve Mustis'in ayrılması ama buna rağmen öküz gibi senfoniye abanmaları falan da..Ne bileyim..Beni hiç bi zaman sarmadı bu grup..Yaşlanıo muyum ne?
- Helloween - 7 sinners (2010) albümün sadece ilk 3 dakikasını dinledim.Hala beklio Mp3 Player'da...Are You Metal ne ya??? Everything is something happened gibi bişey heralde...Dinlemek bile saçma geliyo şimdi..
- Indukti - Idmen (2009) Bak bunlar iyi...Bir ara dinleyeyim..Review falan yapiim..Şimdi değil ama Progresif metal için çok yorgunum.
- James LaBrie - static Impulse (2010) - Adam antipatik..Sesi antipatik..İyi Death Metal falan serpiştirmişsin de araya..Sesini hiç duyasım yok. Belki Dream Theater dinlemememin sebebi sensin...
- Mogwai - Hardcore will Never die but You Will (2011) Senenin ilk albümü..İlk şarkılar biraz baydı ama sonlara doğru güzel şeyler var..Dinlenebilir..ama bunu da canım istemio nedense...
- Sirenia - The enigma of Life (2011) Dinledikten 12 dakika falan sonra beni Orta 3 veledi gibi hissettirdi. Gothic Metal ne lan..Manyak mıyım..Yaş olmuş 29...Shift-Delete...
- Yann Tiersen - Dust Lane (2010) Yann Tiersen artık Post rock yapıo...vay!!!....Konserlerden belliydi zaten böyle bişey geleceği ama acı gerçek...albüm konserlerindeki gibi güzel diil maalesef..Sen amelie falan takılmaya devam mı etsen acaba...Bi God is an Astronaut diil neticede..
Bilmiom ne dinleyeyim ya...walla bilmiom...Korkuom müzikten zevk falan mı almıom artık diye...güzel albüm yok di mi??..Yeni bişeyler falan varsa bilen yazsın allaşkına...
6 Kasım 2010 Cumartesi
25 Ekim 2010 Pazartesi
My Dying Bride
My Dying Bride'ın en iyi şarkılarından...Yıllar sonra tekrar dinledim ve yine aynı karanlığı, aynı melankoliyi aynı umutsuzluk hissini yaratmayı başardı. İnsana karanlığı bu kadar hissettirebilen başka müzik yapılacağını zannetmiyorum
13 Ekim 2010 Çarşamba
8 Ekim 2010 Cuma
2 Ekim 2010 Cumartesi
Ozzy Osbourne Konseri 30 Eylül 2010
Efsaneyi de kanlı canlı görmüş olduk böylece...
It's fucking great to be crazy....
Bu Gus G'yi çok sevdim. Efsane olcak bu herif..
Özeleştiri: Fotoğraf çekmeyi adam gibi öğrenmem gerekiyo...
26 Eylül 2010 Pazar
Ozzy Osbourne - Scream
Yumurta kapıya dayandı ve konsere 4 gün kalmışken ben Scream'ı dinleyebildim. Anathema konserinde olduğu gibi yeni albümü konserde öğrenmek gibi bir salaklığa imza atmıycam en azından. Neyse Bir haftadır bilfiil albümü dinliyorum. Aslında önceki Ozzy albümlerini pek sevmemiştim. Zaten Sharon Osbourne'un Bruce D. için çıkıp Ozzfest'te maymun falan demesi, adam tutturup yumurta fırlattırması beni iyice soğutmuştu Osbourne ailesinden. Zaten Ozzy hayranlarınından da o kadından çok hazzetmediğine eminim. Sadece Ozzy tarafından olaya baktığımızda da adamın bütün olan bitenden haberi bile yok. Ne Bruce'un bunun arkasından atıp tuttuğundan ne de Sharon'un yaptığı konuşmadan... Steve Harris gelip tüm olan biten için özür dilediğinde öğreniyor herşeyi garibim.
Neyse albüme dönelim. Senelerdir bir arada olduğu Zakk Wylde yok bu albümde. Böylece o ağır kendini tekrar eden Black Label Society soundu da yok olmuş. Selanik doğumlu Firewind gitaristi Gus G. ile çalışmış bu albümde. Çok da iyi olmuş. Şarkıların hepsini Ozzy ve yapımcısı Kevin Churko ile klavyeci Adam Wakeman yapmış. Böylece biraz daha özüne dönmüş. 62 yaşındaki bir adamdan beklenmeyecek şekilde sert ve ağır bir albüm ve çoğu yerde Sabbath dönemlerine geri dönüyor. Albüme Ozzy'nin en progresif albümü diyenler de var. Albüm Ozzy'nin en progresif albümüdür doğrudur ama progresif bir albüm değil orası kesin. Bayaa düz net Heavy Metal.
Albüm 48 dakikalık yani çok uzun değil ama içinde süper şarkılar var: Zaten ilk üç şarkıda olayı koparmış: Let it Die süper bir açılış şarkısı. Ozzy'nin biraz da kendisiyle taşak geçtiği bir şarkı. Let me Hear You Scream ise tam bir konser parçası. Konserde bu parçayla bayaa anırcaz sanırım. Soul Sucker'sa albüme ilk ismini verecek parça olarak düşünülmüş ama Ozzy hayranları ne bu lan pop albümü gibi diyince vazgeçilmiş. Gayet Sabbathesk bir parça. Life Won't Wait; Diggin Me Down, Latimer's Mercy ise albümdeki diğer iyi parçalar. Diggin Me Down bundan 20-25 yıl önce yapılsa sanırım çok tepki toplardı:) Sözleri çok güzel. Crucify ise albümdeki favori parçam.
Bu arada Ozzy'nin vokalleriyle abartı oynanmış.Zaten ilk şarkıda düz efekte boğmuşlar sesini. Konserinde bunun yarısı performans gösterse süper olur.
Konser demişken 20 Eylül Paris konserinin Playlisti:
1. Bark at the Moon
2. Let Me Hear You Scream
3. Mr. Crowley
4. I Don't Know
5. Fairies Wear Boots
6. Suicide Solution
7. War Pigs
8. Shot in the Dark
9. Rat Salad
10. Iron Man
11. Killer of Giants
12. I Don't Want to Change the World
13. Crazy Train
14. Mama, I'm Coming Home
15. PARANOID (babayın kemiiine!!!!!)
16. Flying High Again
17. Into the Void
Konser yazısı mı oldu albüm yazısı mı oldu ben de anlamadım. Neyse 30 Eylül günü herkese iyi eğlenceler ve yeni albümde süper olmuş diyip bağlayayım..
19 Eylül 2010 Pazar
Giant Squid - The Ichthyologist
Öncelikle grubu Artemisia Gentileschi'nin şu yazısından tanıdım. Yeni bişeyler dinlemek için yırtındığım bugünlerde çok iyi geldi Giant Squid. Daha web sitesi bile olmayan Myspace ve Facebook'tan idare eden bir grup. İlk dinlediğimde ise gerçekten bayıldım ve takip edilecek guplar listeme ekledim. Konsept olarak deniz yaratıklarına ve canavarlarına takmış bir grup. Müzik ise tamamıyle uçuk. Aradığınız herşeyi bulabilirsiniz. Tanım olarak pek çok fanzin progressive/doom/stone metal demiş ama ne bileyim bence tam olarak bir kalıba sokmak haksızlık olur. Dinlerken Post Rock'tan Gogol Bordello'ya Black Sabbath'tan My Dying Bride'a kadar geniş bir yelpazede her türlü grubu ve müziği duyabilirsiniz. Bu da elemanların müzikal açıdan ne kadar doyumsuz olduğunu ve her şeyi yapmak istediklerini gösteriyor.
The Ichthyologist albümü ise 2009 çıkışlı. Ancak daha Amerika sınırları dışına çıkamamış. Albümün promosyonu hakkında ilginç bir nokta: Albümü Myspace'ten gruba sipariş eden ilk 50 kişiye grubun gitar vokali Aaron Gregory kendi elleriyle San Fransisco körfezinden topladığı köpek balığı dişlerini hediye ediyor. Böyle de cins elemanlara sahip:)
Albüme gelirsek dediğim gibi birbirinden çok farklı yapılara sahip pek çok şarkı var. Açılış şarkısı Panthalassa dinlediğim en güzel ve en gaz açılış parçalarından. Süper bir riff ve süper iniş çıkışlar. Ama albümün en iyi parçası ikinci şarkı La Brea Tar Pits. Uzun zamandır dinlediğim en hasta vokallere sahip (Brutal diil, panik yok) tam bir funeral doom parçası olarak başlıyor ve bir post-rock parçası olarak bitiyor. Şarkı albümün hiti benim için. Ardından gelen Sutterville ve Dead Man Slough'la çok hızlı başlayan albümün temposu düşüyor ama Throwing Donner Party at Sea ile tekrar hız alıyor. Bu parçada anaaa Gogol Bordello lan bu diyebilirsiniz. Şarkıda brutal vokalleri ise Crisis'teki hatun yapmış. Evet o brutal vokller bi hatuna ait:)
Sevengill ise albümün diğer hiti bana göre. burda da My Dying Bride'vari bir giriş, ağır riffler ve sonunda sürpriz olarak Anneke van Giersbergen'in vokalini duyabilirsiniz. Bu parçada uzun zamandır dinlediğim en sağlam doomy parçalardan. Mormon Island parçasında ise grup tekrar post rock yapısına dönüyor, ve sadece keman ve vokalle direk ambians'a sokuyor. Blue Linckia şarkısı Sabbathesk ağır rifflerle örülü olsa da Mormon Island'ın tamamlayıcı parçası oluyor. emerald Bay ve Rubicon Wall'la albümün sıkıcı parçaları. Sanki daha iyi bitirebilirlermiş gibi geldi.
Eğer değişik birşeyler dinlemek istiyorsanız albümü öneririm. Her sounddan barındıran ilginç hastalıklı bir müzik. Son 10 gündür aralıksız dinliyorum. ama artık biraz ara vermem gerekiyor. Ozzy Osbourne konseri yaklaşıyo. Biraz Ozzy çalışalım da konserde bu neydi lan, hangi parçaydı lan bu falan demiyeyim.
12 Eylül 2010 Pazar
6 Eylül 2010 Pazartesi
Sabri Vol.2
Daha önce burda vol. 1'i vardı. Ya bu adam türk futbolunun rengidir. Ne denir ki sana daha bilmiyom . İyi ki varsın. Ofiste iğrenç geçen günümü neşelendirdin...
Kurban - Sahip
Aslında albümü 1-2 ay önce acayip yoğun biçimde dinlemiştim ve zorla herkese dinletmiştim. Ama araya başka şeyler girince yazamamıştım. Bugün iş çıkışı eve yürürken bişeyler dinliyodum. Last.fm'in önerdiği saçma sapan şeyler. Belki güzel bişiiler çıkar aralarında diye indiriom işte hepsini. Dinlediklerim bayınca dur neler atmışız önceden empeüç playırın içine diye bir baktım. Ve Kurban'ı dinlemeye başladım. Bugün acaip de sinrim bozulmuştu iş yerinde ve o kadar iyi geldi ki... 1 ay önce de çok iyi gelmiş ve pek çok şeyi geride bırakmama yardımcı olmuştu.
Albüm hakkında detaya inmiycem. Ama albümü sewmeyen gerçekten mal ne diyim. Sağda solda yorumları okursanız yok Toxicity yok şu yok bu yok arak yok taklit falan diye saçma sapan şeyler okursunuz. Bunları ciddiye alırsanız (iddaalı konuşuyorum) şu ana kadar yapılmış en baba prodüksüyonlu türkçe rock albümünü kaçırmış olursunuz. Albümün masteringini zaten George Marino yapmış ve öyle böyle değil cayır cayır gitarlar.
Hakim, İFRİT, Güneş, Yobaz, Mesih albümün en mükemmel şarkıları. Aslında albümdeki bütün şarkılar mükemmel ama bu 4 şarkıyı defalarca dinledim ve hala doymadım.
Sözlere gelince...Yine iddalı olacak ama şu ana kadar yazılan en iyi türkçe rock parçaları. yok ya abartmıyorum. Özellikle İfrit parçası. Öyle böyle değil.
Albümü indirmeyin. İki biraz az için gidin alın derim ben.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)