1 Şubat 2009 Pazar

Kıyıda Köşede...

Bruce Dickinson'ın Skunkworks albümünden Meltdown şarkısı...Kıyıda köşede kalmış süper bi parçadır. Preview'i burda.

Kazık


Yeni işimde ilk ayımı doldurdum. Aslında yeni işim derken ilk profesyonel işimde. Yani ilerde mesleğim diyebileceğim bi iş... Ama maalesef demeyeceğimi çok iyi biliyorum. Şimdiden iş aramaya başladım ve bu sene içerisinde mutlaka ve mutlaka değiştirmek istiyorum. Hayatıma Kalite kontrolcü olarak devam edebileceğimi zannetmiyorum. Bi meslek olarak görmüyorum bunu. Tekstil sektöründense nefret ediyorum. Yani krizi atlatana kadar burda takılıyorum. Zaten ben ekonomi okumuş bi adamım ne işim var tekstille kalite kontrolle onu da anlamadım.. Daha önce yanlızca fransızcamı geliştirmek için turizmde çalışmıştım. Resepsiyonistlik ve transfermenlik yapmıştım. ama onları da asla mesleğim olarak görmemiş ve ayrılacağım günü beklemi,ştim şafak sayar gibi. Aynısını yaşıyorum. İş buldum ama bi meslek bulamadım. Ama kriz sırasında işimiz var buna da şükür. Neyse bugünkü konum aslında daha farklı.

Bugün kazıktan bahsetmek istedim. Kazık yaa..Bildiin kazık işte. Nası yenir. Neden yenir. İnsan insana neden kazık atar. Ve iş hayatının değişmez constantı kazık. Ne onla oluyor ne de onsuz oluyor.

Transfermenlik yaparken en büyük kazığı beni işe alan okul arkadaşımdan yemiştim. Beceremediğim bi transferi bürodan saklamaya çalışırken gidip bu ispiyonlamıştı. Bunu da bana bi şoför anlatmıştı. Gidip söylediğimde ise ben seni işe aldırdım sana işi öğrettim nasıl böyle bişey söylersin diye çemkirmişti.. Neden inkar ettiğini de anlamamıştım. Daha da 19 yaşımdaydım pek de üstüne gitmemiştim ama garip gelmişti Zaten sonra da ayrılmıştım.

Geçen hafta ise profesyonel olarak başladığım ilk iş hayatımda ilk kazığımı yedim. Hem de yine aynı şekilde yine kendi okulumdan birisinden. İzmir'e bi kontrole gitmiştim. Şimdi burda açıklanması gereken nokta şu. Ben tekstil kontrolörü falan değilim. Dedim ya ekonomi okudum alakam bile yok olan bitenle. O yüzden kontrol nedir ölçü nasıl alınır falan hayatta bildiğim şeyler değil. ben orda ölçü almaya debelenirken, yani kendi başıma bişeyler yapmaya çalışırkenkendileri için kontrol yaptığım firmanın bi temsilcisi geldi. Bizim okuldan daha önce konuşmuştuk. Sonra ban diğer kalite kontrolcülerin yanında yok o öyle yapılmaz dedi. Elimde aldı parçayı kendisi bak şöyle yapacaksın dediği anda kendisi de yanlış yaptı. Haliyle iki üniversiteli bi kotun etrafında saçma sapan işler yapmaya çalışırken bu işin çekirdeğinde gelmiş tilki gibi kalite kontolcü ikimizin bakışları arasında mezureyi kaptı ve kendisi ölçtü. Böyle yapılcak diye. Ben de kötü niyetli bi herif olmadığım için bular gittikten sonra tilki kontrolcüden öörendim tüm ölçüleri.

Asıl olay ardından patladı. Hakkımda şikayet gelmiş firmadan. Hem de kendi okulumdan olan insandan.Ölçü almayı bilmiyo ne biçim kontrolör bu diye. E dedim ya kontrolör değilim ben...Neyse ilk ay ilk reklamasyon. ASlında çok koymadı ban tek koyan bunu kendi okulumdan birisinin yapması. Yıllarca aynı hocalardan ders aldığımız aynı kantinde oturduğumuz insandan. O hocalardan nasıl kazık atılacağını öğrenmiş, ben ekonomi, O kantinde otururken ilerde insanlara nasıl kazık atarım onu düşünmüş, ben bi kahve de alayım diye düşünmüşüm. O boğazı izlerken kazık varmış aklında benim de boğazın güzelliği.....

Böyle işte. Açıkçası hakkımdaki şikayete patronlar çok takmadı. Onlar da biliyolardı çünkü tekstilci olmadığımı ve ölçü almayı bilmediğimi. Ben de takmadım. Çünkü hala mesleğim olarak göremediğim bi işe motive olamıyorum. Kriz var ve çalışıyorum. Tek avuntum bu. Bana koyan aynı ortamdan aynı sıralardan gelen insanların iş ortamında birbirlerine böylesine kazıklar atabilmesi.

İş hayatını o yüzden sevmiyorum. Sevemedim. Gittiğim her yerde staj yaptığım her yerde insanların hayatında hep böyle kazıkları duydum,yaşadım,gördüm. İnsanlar zavallı ve adi.
Ve ben bunların arasında nasıl dayanabileceğimi bilmiyorum. Onlar gibi mi olacam yoksa hiç kimse olamıycak mıyım?