22 Temmuz 2009 Çarşamba

Everything in its right place

Hayatımda bazı dönemler oluyor. Çok kısa sürüyolar: 1,2 hafta falan. Ve geçip gittikten sonra ne kadar mutlu olduğumu anlıyorum. Biraz zayıfladığım, kendiğimi iyi hissettiğim, güzel bi kitap bulduğum ve onu okuyabildiğim, iyi bi grup ya da albüm bulup dinlediğim ne bileyim böyle herşeyin olması gerektiği gibi; olması gerektiği yerde olduğu dönemler bunlar. Mutlaka da güzel bi konser olur o dönemlerde. Bi kızı kestiğimde karşılık alırım. İçtiğim her bira güzeldir bu dönemde. İçtiğim her dal sigara lezzetlidir. Elimi attığım her işi başarabilirim. Bikaç kez oldu böyle sadece... Hep düşündüm sonra işlerim amma iyi gitti bu aralar diye. Sonrasında mutlaka bişiiler oldu ve bozuldu. Hayatımda hep o dönemleri yakalamaya çalıştım. O şartları oluşturmaya çalıştım. Ama kestiğim kızlar bakmadı, bira acı geldi, sigara genzimi yaktı. Kitapları yarım bırakıp, çalan şarkıların sesini kısıtım...Herşey aynı yerinde, her şey doğru yerinde..Ama farklı olan ne bilmiyorum. Ben herşeyi doğru yerine koydum ve denemeye devam ediyorum...

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Boş Yok...

Bazı albümler vardır. Hiç boş şarkı yoktur. Ve tek bir şarkı değil bütün albümü milyonlarca defa dinlerseniz. Albümü dinlemeye başladığınızda bitirmeden bırakmazsınız. Ve ortasından da dinlemeye başlayamazsınız. İlla baştan başlayıp o ambiansa girmek zorundasınızdır. İşte kendime o albümlerden bi ilk on çıkarmaya çalıştım. İlk 25 oldu başta sonra 10a indirmeyi başardım. Metrobüste işe giderken çok sıkılıom aslında. Oturabilsem bi kitap falan okurum aslında ... O sıkışıklıkta amcanın teki suratıma nefesini üflerken yapabileceğim tek şey böyle listeler yapmak...
  1. Opeth - Face of Melinda: Ya herkesin neden Blackwater Park albümüne bayıldığını anlamam, bence Opeth'in gelmiş geçmiş en hayvan albümü budur. Albümde boş şarkı yoktur. Listemde 1. sırada bu albüm var. Dinlemekten sıkılmam asla.
  2. Bruce Dickinson - Chemical Wedding: Ya sırf bu albüm yüzünden Iron Maiden'dan soğudum ben. Adam kendi başına neler yapıomuş dedim. Sikeyim Steve Harris'i bile dedim bi ara. Albüm baştan sona hit dolu...Gelmiş geçmiş en baba British Heavy Metal albümü.
  3. Tool - 10.000 Days: Aslında Tool'un albümleri arasında çok kaldım. 4'ünden biri bu listede olacaktı ama hangisi karar veremedim ben de en fazla dinlediğim 10.000 Days'e karar werdim. Bu da boş şarkının olmadığı artık müzikal anlamda en fazla hayvanlaştıkları albüm oldu Tool'un..
  4. Anathema - Alternative 4: Ya şu son yaptıklarına bakınca aslında bu herifler boyundan büyük işleri başarmışlar diyorum. Ne hayvan albümdü ya. Albüm son saniyesine kadar hüzün ve melankoliden ödün vermiyor. En sevdiklerimden birisi..
  5. My Dying Bride - Dreadful Hours: En sevdiğim en fazla dinlediğim MDB albümü. Her şarkısı ayrı güzeldir. Hele A Cruel Taste of Winter, My Hope The Destroyer ve Black Heart Romance üçlüsü nefes aldırmaz arka arkaya.
  6. Katatonia - Last Fair Deal Gone Down: Bu albüm de şaşırtır beni. Bütün Katatonia albümlerini arka arkaya dinlesem arada lan bu Katatonia değil derim. Bence en iyi soundlarını bu albümde yakaladılar.
  7. Mogwai - Happy songs for Happy People: Hunted by a Freak'le başlayan adama çok pis koyan bi albüm bu yaa..Her şarkısı başka dünyalara götürüyo beni..Ya da ben başka bi dünyadayım gerçek dünyama geri getirio..Ne biliim ööle bişii işte...Dinlemek istemiyom bazen, kötü yapıyo beni..
  8. Louise Attaque - Louise Attaque: Listeye bak aq. Opeth'le başlıo, Louise Attaque'a gelio:) Napiim ya ben bu albümü de çok severim. Her şarkısının anısı var bende..Hüzünleniom abi napiim...Bakmayın hüzünlendiğime çok eğlenceli albümdür...
  9. The Tea Party - Edges of Twilight: Ya bu öyle bi albüm ki her şarkısı ama abartısız her şarkısı mükemmel...
  10. Sigur Ros - Agaetis Byrjun: Bunu da milyon kere dinledim heralde..Bana kafayı yedirten bi albüm oldu bu da...
Ya aslında daha listeye koyamadığım daha bissürü albüm var..Ama Metrobüs uzun ve çetrefilli bi yol... Daha ben bissürü liste yaparım işe gelir giderken. Onları da bi listeye koyarım..Amcalar nefeslerini suratıma üflerken çok pis liste yapasım geliyo benim..

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Albüm Yapın Lan!!!!

Sinirim bozuldu aynı şeyleri dinleye dinleye..Listeyi veriyom...Bu elemanlar hemen albüm yapsınlar.Daraldım valla..
  1. Katatonia: Kaç sene oldu lan..Naapıolar bu herifler..Çoluğa çocuğa mı karıştılar?Baktım sitelerine yok aslında çok önceden albüm hazırlamaları gerekmiş falan filan. Napıonuz olum siz??
  2. Bruce Dickinson: Ya 30 yıldır Iron Maiden..Tamam iyi güzel de baydım walla..Dağılsın artık. Bruce Dickinson Solo albüm yapsın. Chemical Wedding ayarında olsun. Roy Z de çalsın albümde..
  3. Tool: Ya sıkıştırmaya gelmez bunlar...Geç olsun güç olmasın ama olsun..RESPECT!!!!
  4. A Perfect Circle: Birleşip bi albüm daha yapsınlar, İstanbul'da konser versinler. Paz de gelsin. Ama sonra dağılsınlar, MJK de Tool'a odaklansın. Puscifer de dağılsın mümkünse..
  5. The Tea Party: Bunlar da birleşsin tekrar bi albüm yapsın. Jeff Martin'in solo albümleri bok gibi..
  6. Megadeth: Dave baba geliyo biliom da sabrım kalmadı valla...
  7. Louise Attaque: Çok özledim lan sizi..Duygulandırıonuz beni ibneler. Eski anılarım depreşiyo sizi dinleyince ama olsun bi albüm daha yapın.. Ben anlamsız anlamsız mutlu olayım...Sonra hüzünleneyim filan...
  8. Noir Désir: Ölenle ölünmez Bernard...Her ne kadar sen öldürmüş olsan da...Olsun bi albüm daha yap..Benim gözümde masumsun..
  9. Opeth: Siz de boş durmayın. Daha yeni albüm yaptınız ama olsun. 6 ayda bir albüm yapın siz...Çalışın Çalışın...
  10. Anathema: Kayıp valla.. Ne lan o Hindsight mı ne...Bilioz zaten o şarkıları..Ne tembel ne yaramaz adamlar çıktınız. Olum siz değil misiniz A Last Good Bye, Release, Regret gibi şarkılar yapan..Napıonuz siz..İçkiye karıya kıza mı verdiniz kendinizi...

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Göbek

Bu aralar işyerinde herkes "aaa senin göbeğin var" diyo. Herkeste bir şaşkınlık bir garipseme. Sanki aa çıplaksın ya da biyerin gözüküyo gibi. Sanki herkes David Beckham memlekette ne biliim bööle baklava dilimli karın kasları herkeste bi ben kaldım. Benim göbeğime taktılar. Onlara da durumu açıkladım. Herkes tebbessümle tabi tabi diip geçiştirmeler falan acaip sinir oluyom. Lan bu toplumun %90'ı göbekli. Sanki sizin erkek arkadaşlarınız kocalarınız badi. Anlamıom yani. Herkes neyi garipsiyo böyle. Göbekli olmaktan gurur duymuyom tabi. Her zaman saklamak için türlü türlü moda girdim. Ama takım elbisede belli oluyo napiim. Bi de öğle yemeklerinde sıcaktan bayan ben sıvıya abanıyom iyice şişiyom koyun gibi.

Ama yapacak bişeyim yok.Hiç bi zaman inkar etmedim. Göbekli bi insanım ben. Hayatımın sadece bi döneminde o göbek kaybolmuştu. Mutluydum tabi pantolon kıçımdan düşüyo zayıflıktan falan. Ama devam ettiremedik.

Herşeyden önce ben biracı bi insanım. Adabıyla içmektense hiç içmem. Oturdun mu yuvarlıycan biraları patatesle. Ardından kokoreçini yiycen. Budur yani. Vazgeçemem ben bundan.

İkincisi yalnız yaşayan bi bireyim ben. İşten eve geldiğimde soğanları hafif ateşte pembeleşinceye kadar kavurayım, yanına salata yapayım, iki buçuk saate hazır olur yemeğim diyemiyom maalesef. Organik besinlerin evimde yaşam süresi iki gün. Herşey küfleniyo. Gidip alışveriş yapayım taze sebze meyve alayım da olmuyo her zaman. Hazır yemekleri kaz gibi yutuyom. Haliyle onlar da göbeğe vuruyo.

E spor yap biraz sen de! Olur tamam. Seneler önce bi spor salonuna yazılmıştım gazla. İçeri girdim. Bir amca. Ama amca dediğime bakmayın kas yığını. Dedim ben yeni başlıycam hani biraz şekle sokayım vücudumu falan. Hemen muhabbete giren kas yığını amca muhabbeti spor sağlıktan direk "zaten iyi çakmak için iyi vücut gerek, kızlar vermez sana bu vücutla, et yiycen her gün yoksa kalkmaz" tarzında özlü sözlerle dolu bir konuşmaya getirdi. Salondaki 3. günümde ortamdaki yoğun testesteron ve ortalıkta dolanan "Olga kaslı erkeklerden hoşlanıyo" temalı Şok gazetelerinden iğrenip ayrılmıştım. Spor maceramda maalesef bu kadar sürdü.

Sonuç olarak göbekli bi insan olarak kaldım şu yaşıma kadar. Asla övünmüom. "Yok hıyar gölgede yetişir, yok balkonsuz ev olmaz ehuhueuehe" gibi iğrenç muhabbetlere hiç girmiyom.
Göbeğimden utanıom ve her daim saklamaya çalışıom ama böyle aa göbeğe bak hihihih muhabbetlerine gelemiom. Acaip sinir oluyom.

5 Temmuz 2009 Pazar

Yann Tiersen - C'était Ici (2002)


Bu hafta sonu yine aynı asosyalliğimle evde otururken lan ne dinlesek de geçse zaman diye düşündüm...On binlerce mp3'e öyle mal mal baktım başta...Arasından en son sırada olanı seçmeye karar verdim. İyi bok yedim tabi...Ya bu adamın müziğinde böyle garip bişey var anlamıyorum. Böyle şarkıların en coştuğu yerlerde benim içimi bi hüzün,melankoli kaplıyo. Şarkı hızlandıkça daha da duygusallaşıyo. Hele yaylılar falan giriyo arkadan..İyice deliriyom o zaman.

Şimdi baktım biletine 24 Temmuz 2006'da konserine gitmişim. Allahım ne konserdi yaa. O zamanlar daha yeni yeni Godspeed you Black Emperor'a falan alışıom...Seviyom tabi..Şöyle bi grup gelse de böyle kendimden geçsem falan diyodum..Abi adam direk Post Rock yapmıştı o gün sahnede. Keşke başka bişey isteseymiş Allah'tan..Aslında istemiştim de bu oldu...Neyse sonrasında sahne arkasına gitmiştim, biletin üzerine Merci yazıp bi imza karalamıştı..

Neyse...Bu albüm de konser albümü...İçinde herkesin ezbere bildiği Amelie Soundtrack'tan bi kaç parça var...Valsleri koymuş sadece. Geri kalan önceki albümlerden. Toplam 28 şarkı var. En gaza geldiklerim Rue des Cascades üstüne La Rupture kısmı...Tabi tek başına keman soloları da çok fena..Sur le Fil özellikle...Ama ne biliyim Yann Tiersen işte bütün şarkıları o kadar güzel ki.... Ben bu hafta sonu nasıl geçer lan evde otur otur diye düşünürken bitti bile...