Hayatta belki de en nefret ettiğim şeydir şu güzel havalar. Herkes kendini sokaklara bırakır. Herkesin bir planı vardır. Herkes birileriyle buluşur. Bir yerlerde oturur. İçer, konuşur, sohbet eder, güler. Neşelidir herkes böyle havalarda. Hele hafta sonuna denk geldiyse. O zaman da daha da çekilmez bir hal alır. Gece geç saatlere kadar insanlar sokaklarda böyle saçma sapan bi şenlik havası. Neyi kutluyolarsa.
Yok aslında...Kıskandığımdan böyle konuşuyorum. Cumartesi günü öğleden sonra iş çıkışı paşa paşa evime dönüyorum. Yapacak hiç birşeyim yok. Arayacak hiç bir arkadaşım yok. İnsanlar sokaklarda.... Çok kıskanıyorum. Pencere açık, güneş giriyo odama. Perdeyi kapatmak istiyorum. Çocuk sesleri, insanlar, kadınların abartı şekilde sıktıkları parfümler odama doluyo. Pencereyi kapatmak istiyorum.
Aslında çok kıskanıyorum. Dışarı çıkmak istiyorum....
30 Mayıs 2009 Cumartesi
15 Mayıs 2009 Cuma
Takım Elbise
Yine iş hayatıyla ilgili bişeyler yazacam. Tam görmemiş gibi oldum. İyi ki bi işe girdim ya. Sürekli iş hayatı... Yıllarımı verdim sanki. Neyse. İşim Merterde..Böyle olunce Ortaköy'den iki vasıta işe gidip geliyom hergün. Önce Ortaköy Mecidiyeköy. Sonra Mecidiyeköy Merter by metrobüs. Hal böyle olunca sabah ve akşam işe gidişte ve iş çıkışında binlerce insan görüyorum. Öğrenciler, Çalışanlar, Hırsızlar, Yankesiciler, Gençler, Yaşlılar...Her türlü insan. koskoca bir habitat gibi... Ama bu binlerce kişi birbirine bakmıyor ya da konuşmuyor. Herkes işine ya da evine ulaşmaya çalışıyor bir an önce.
Benim için bu işe gidiş gelişlerde en zevkli an ise kendim gibi insanlarla bir an göz göze gelmek. Benim gibi genç, yeni işe girmiş, Converse'ten Kundura ayakkabıya, renkli abuk sabuk baskılı tişörtlerden Kiğılı marka takım elbiselere, uzun saç ve sakal kombinasyonundan kısa saç ve sinekkaydıya geçmiş, daha araba almanın bi hayal olduğu bu yüzden o bozuk toplu taşıma sisteminin kurbanı olmuş insanlara. Daha kendi hayatını kurmanın, kendi ayaklarının üzerinde durmanın ilk yıllarını yaşayan insanlarla. Pek çoğuyla ister istemez göz göze geliyoz. Birbirimiz süzüyoz, birbirimize bakıyoruz, aynı şeyleri yaşadığımızı, aynı sıkıntıları çektiğimizi anlıyoruz karşılıklı. O kalabalıkta o kargaşada ilerlerken en mutlu olduğum anlar bunlar. Çoğu zaman da beni bi gülme tutuyor. Karşımdakine baktıktan sonra komik geliyor halim, halimiz...
Benim için bu işe gidiş gelişlerde en zevkli an ise kendim gibi insanlarla bir an göz göze gelmek. Benim gibi genç, yeni işe girmiş, Converse'ten Kundura ayakkabıya, renkli abuk sabuk baskılı tişörtlerden Kiğılı marka takım elbiselere, uzun saç ve sakal kombinasyonundan kısa saç ve sinekkaydıya geçmiş, daha araba almanın bi hayal olduğu bu yüzden o bozuk toplu taşıma sisteminin kurbanı olmuş insanlara. Daha kendi hayatını kurmanın, kendi ayaklarının üzerinde durmanın ilk yıllarını yaşayan insanlarla. Pek çoğuyla ister istemez göz göze geliyoz. Birbirimiz süzüyoz, birbirimize bakıyoruz, aynı şeyleri yaşadığımızı, aynı sıkıntıları çektiğimizi anlıyoruz karşılıklı. O kalabalıkta o kargaşada ilerlerken en mutlu olduğum anlar bunlar. Çoğu zaman da beni bi gülme tutuyor. Karşımdakine baktıktan sonra komik geliyor halim, halimiz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)