15 Nisan 2010 Perşembe

İstanbul Film Festivali İzlenimleri

Daha bitmedi ama ben dün itibariyle son filmime gittim. 2007'deki rekor denemem 17 filmin ardından 8 film sönük kaldı. Bunlardan da 6 tanesine gidince tam istediğim gibi geçmedi festival. Zaten hepsine yalnız gittim. Aslında şikayet etmediğim tek kısmı da bu. Tabi ki onunla gitmek isterdim hepsine. Ama gelmezdi. Sormadım bile. O da sormadı. Neyse.

  • Kafa 1500: Adı gibi Kafası da iyi bi Avusturya filmiydi. Benim için iyi bi başlangıç filmi olmadı. Ama eğlencelik olarak izlenebilirdi. Sanırım konusu Magic Mushroom'un faydaları. Bu arada yeni Rüya sinemasında izlediğim ilk film oldu. Koltuklara otururken biraz gergindim. Lan ne yaşanmışlıklar vardır bu koltuklarda diye.
  • Greenberg: Royal Tenanbaums hayranı bi insan olarak Baumbach'ın bu filmini izlemek gerçekten istiyodum. Güzel de filmdi aslında. Ben Stiller'dan böyle bir oyuncu yaratmak ustalık isteyen bir yönetmen becerisi. Bir Royal tenenbaums ya da The Squid and the Whale değildi ama rahatsız insanlar hakkında filmleri nedense seviyorum.
  • Ejderha Dövmeli Kız: Kitabının ilk 150 sayfasını okurken Allah'ım naptım ben nerden başladım bu kitaba derken kalan 500 sayfasını iki günde bitirdiğim STIEG LARSSON eserinin beyaz perdedeki hali. Koku'dan sonra belki de gördüğüm en iyi uyarlama. Kitabı okurken nasıl üşüdüysem filmde de aynı soğukluğu yaşadım. Festivalde izlediğim en iyi filmdi.
  • Getirin Kellesini: Doğum günüme denk geldiği için izleyemedim. Biyerlerden bulmam gerek. Link falan veren olursa çok sevinirim.
  • Islık Çalmak İstersem Çalarım: Güzel film çekmek için milyonlarca dolar harcanması gerekmediğinin ispatı romen filmi. Gerçekten bayıldım. Hanekevari sabit kamera çekimleri, gergin diyaloglar, bakışmalar. Bu filme de gittiğim için çok mutluyum.
  • Bay Hiçkimse: İzlemeyin.Hala pişmanım.
  • Başka Dilde Aşk: Ben bu filmi izleyemiycem heralde. Bi türlü nasip olmuyo.
  • Hücre 211: Son filmim. Acaip Tarantesk bi filmdi. Zaten kulak koparma sahnesi buna da en açık göndermeydi. Oz dizisinden beri hapishanelerle ilgili bişey seyretmemiştim. Mahkumların ETA üyelerini koz olarak kullanıp İspanya hükümetinin tırsıp aman onlara bişey yapmayın sıçarız pozisyonuna girmesi en gerçekçi kısmıydı filmin.

Böyle işte. Bu senenin son film festivaliydi. İF İstanbul sırasında acaip boktan bi ruh halindeydim. Ne izlediğimi bile anlamadım. Bu daha iyi geçti sanırım. Keşke o da gelebilseydi.

Hiç yorum yok: