Ben Niye Antalya'ya Gidiom Şimdi?
- Daha festivalin yorgunluğunu atamadan ( Ne yorgunluğu lan mis gibi götünü yayıp film izlemişsin diyenlere özet bir gün:İşten çık, Koştur koştur eve git, yemek ye soyun dökün, koştur filme git, filmi izle koştur eve gel gece yarısı, uyumuyosa ona yazılmaya devam et, sonra yıkan yat sabah 6 buçukta tekrar kalk. İşten çık. Koştur eve git....) Antalya'ya yollanıom yarın. Firma yolluyo hemi de uçakla. Cebimden beş kuruş çıkmıycak. İlk başta söylediklerinde yok ya napçam ben orda deyip ilk reddedenlerdendim. Millet kendi arasında kavga edip hiçbirimiz gitmioz o zaman'a bağlayınca beni yolladılar. Noolcak yer içer sıçarım. Ehehehe..
- Bugün bir sene oldu ilk sesini duyalı. Beni iş görüşmesine o çağırmıştı.
- Doğum günümü kutladım. Hem de inanılmaz spontane bi şekilde. Aslında filmim vardı o gün. Öğleden sonra işten izin alıp başka bi yere iş görüşmesine gittim. sonra eve gidip yattım. Kalkıp hazırlanayım yavaş yavaş derken. sırayla Lise,işten ve üniversiteden bi arkadaşım arayınca e bari doğum günümü kutlayalım lan dedim. Hiç birinin haberi yoktu tabi doğum günüm olduğundan. Sanırım yukarıdan bana bi kıyak geçildi.
- Hayatımda ilk defa bi arkadaşıma birisini ayarlamaya çalıştım. Çok gergindi başta ortam. Bi de çocuk muhabbete giremedi falan. bi türlü olmadı. Üzüldüm. İlk denemem acaip başarısız oldu.
- Haruki Murakami'yi neden bana yıllarca kimse söylemedi? Sahilde Kafka hayatımda okuduğum en süper kitaplardan biri. 600 sayfalık kitabı bitince napçam ben korkusuyla okur mu insan ya. Kayıp Koyun'un İzinde'yi okuyorum şimdi. Külliyatını devirecem Mayısa kadar sanırım. (küfür gibi oldu di mi? külliyatını devirdiğimin..ehehe)
2 yorum:
murakami! demek sonunda türkce'ye cevrilmis kitaplari. 10 sene evvel üc kitabini okumustum: "sekai no owari to hard-boiled wonderland", "noruwei no mori" ve kisa hikayelerinin toplandigi almanca "der elephant verschwindet" adli kitabi. murakami güzeldir. hüzünlüdür. modern hayatin yersiz yurtsuz zen melankoligi insanciklarini anlatir. iyi okumalar. sahilde kafka'yi okumadiydim. iyi fikir aslinda, okuyayim. neyse, sonra baska bir yazinda bana niye kimse bundan bahsetmedi demeyesin diye: margaret atwood - antilop ve flurya. science fiction diye gözükebilir ama degil, baska bir sey. ama güzel.
Margaret Atwood duymamıştım, saol...Tabi Murakami'den kafamı kaldırabilirsem ona da başlıyım. Zemberekkuşunun güncesi ve imkansızın şarkısı duruo daha...Bu adamın çizdiği karakterlere acaip yakın hissediom kendimi nedense. Olaylar doğaüstü ama insanlar o kadar doğal...
Yorum Gönder