23 Kasım 2009 Pazartesi
Ayakkabılarına Bakma...
Ayakkabılarıma bakmamamı söyledi. Onlar kendi gidiyo artık. Onları rahat bırak. ayaklar yürür kendisi... kafanı kaldır. burnunun dikine git. At o ayakkabıları yenilerini al. Artık o pis şeyleri giyme. Ve yenilerine asla bakma...Böyle dedi..Artık ayaklarıma güvenmeliyim...Onca zaman....onca yıl.... başarısızlıkta ve gururda....Yalnız başına yürürken veya binlerce kişinin arasında hep ayaklarıma baktım. Kafamı kaldıramadım...Ayaklarımın nereye bastığını nereye gittiğini görmek istedim. Artık onları serbest bırakmamın zamanı geldi. artık onlara güvenmemin zamanı geldi. Onlar yolunu bulur. benim kafamı kaldırıp ileriye bakmam gerek artık.
20 Kasım 2009 Cuma
...
- Bişeyler yazmam gerek ne yazacağımı da tam bilmiyorum
- Yunanistan'a gidecektim bayram tatilinde. Olmadı. Acaip bozuldum.
- Araba kullanmaya devam ediyorum ama trafik olayı baya bi darladı beni... bi çözüm bulmam gerek. Ara yolları falan öğrenmem gerek.
- İzmir'e gidecem galiba bayramda. Aslında ilk defa özlemedim. Şu anda gitmek istemiyodum.
- Sabah akşam Katatonia dinliyorum. Bilmiyorum noolcak ne zaman baycam..Baycak gibi de durmuo.
- Beyaz Zenciler'e başalayabildim en sonunda. Underground hayatın tüm pisliğini ve güzelliğini birinci ağızdan dinlemek. Tek tanımı bu kitabın. (Şiddet*Tavsiye)
- İzlemediğim bissürü film oldu. Yine deli gibi biriktirdim. Aslında bayramda kasıp onları mı bitirsem?
- Dune Tanrı İmparator çıkmış Kabalcıdan. Kabalcı çevirileri süper. Ancak Dune'a sardım mı bırakamıyorum. Yine de heyecan yaptım. Beyaz Zenciler'i harcayayım ona başlıycam
- Galiba birisi var. Uzun zaman sonra heyecanlanıyorum.
- İşimden nefret etmeye başladım yavaş yavaş...Aslında uzun uzun yazmak istiom hakkında ama başlarsam bitiremiycem gibi...
- Şimdilik bu kadar sanırım.
15 Kasım 2009 Pazar
Katatonia - Night is the New Day
Sonunda senelerdir beklediğim Katatonia albümü geldi. Aslında o kadar beklediğime de değmiş. Great Cold Distance bana göre Katatonia'nın en mükemmel ve en progresif albümüydü.Ama "Night..." ile bunu da aşmayı başarmışlar. Melankoliyi en karanlık şekilde yorumlayabilen nadir gruplardan biridir Katatonia. Viva Emptiness'de buna progresiviteyi de eklemeye çalışmışlardı. Bu girdikleri yeni yol son albümleriyle şüphesiz pik yaptı. 90'lardaki Doom Metal furyasından geriye kalan birkaç gruptan biri. O dönemden bugüne köklerine sadık kalarak üstüne daha da koymuştur. Tabi bunda Katatonia'nın belki de en büyük silahı vokalist Jonas Renske ve gruba her zaman dışarıdan destek veren yüce insan Mikael Akerfeldt büyük rol oynar.
Albüme gelirsek ilk saniyeden sonuna kadar inanılmaz detaylı ve özenli bir çalışma var. Sanırım albümün bu kadar gecikmesinin sebebi de bu. En derin altyapılı Katatonia albümü olmuş diyebiliriz. Hemen hemen her şarkıda synth ve efektler mevcut. Bu da Jonas Renske'nin karanlık ve melankolik vokaliyle birleşince inanılmaz bir atmosfer ortaya çıkarıyor. Şarkıları genel olarak iniş çıkışlı olarak niteleyebiliriz. Bu da Tonight's Decision'dan beri karşılaştığımız bir şey. Gitarlar her zamanki gibi keskin ve yırtıcı. Katatonia'nın davul performansını her zaman çok sevmişimdir. "Last Fair..." albümündeki performansa nedense asla ulaşamasalar da her zamanki gibi gösterişsiz ama sağlam. Vokal ise Jonas Renske...Başka bişey demeye gerek yok sanırım.
Albüm "Forsaker" isimli parçayla açılıyor. Açılıştaki riff Katatonia'nın İsveç'li bir grup olduğunu bağırır cinsinden. Sadece Kuzeyli Death Metal gruplarının bulacağı bir riff. "The Longest Year" ise bir bakıma albümün bir özeti. Elektronik öğeler, melodi ve yeri ve zamanı geldiğinde bağıran gitarlar Renske'nin mükemmel vokaliyle uyum sağlıyor. "Idle Blood" ise forumlarda en fazla tartışılan şarkı. Akustik bir Opeth şarkısı. Başka tanımı yok. Ne kadar mükemmel olduğunu siz düşünün. "Onward in to Battle" albümü tekrar o karanlık tünele sokuyor. Ardından albümdeki favorim "Liberation" geliyor. Kısa keskin riffler elektronik öğeler, harika bir melodiyle harmanlanmış ve Renske şarkıya hayat veriyor. Loop'a alınıp binlerce kez dinlenilesi bir şey. Öyle tanımlayayım. "Nephilim" ise albümün "Idle Blood" ile gelen sürprizi. Yapışkan Old school Doomy bir riffle gelen karanlık bir melodi. albümdeki en iyi parçalardan. "Inheritance" parçası da albümün sağlam altyapılı Anathemavari parçalarından biri. Özellikle sonunda gelen vokaller ve melodi süründürücü. "Departer" ise biraz daha Shoegaze bir parça olmuş. Klasik Katatonia soundundan oldukça farklı ancak ben çok sevdim. Vokal ise gerçekten inanılmaz farklı. En farklı çalışmalarından biri olmuş Katatonia'nın.
Albüm kapağı ise bir Katatonia klasiği. Gri ve kırmızı rengin hakim olduğu Katatonia'ya yakışır karanlık bir çalışma
Albüm benim için 2009'un en iyisi. Bu kadar beklediğime kesinlikle değmiş.
Düşman
Karar veremezsin kim olacağına. Onlar senin karşına çıkar her zaman. Onları kim olursa olsun geçmek zorundasın. Sanırım hayatta başarılı olmak da buradan geçiyor. Düşmanın kim olursa olsun onla savaşmak. Veya en azından savaşacak isteği duymak. Karşıma yenemediğim düşmanlar çıktı. Benden daha güçlü daha zeki olanlar. Böyle bir yenilgi kabul edilebilir.
Ama bundan daha kötüsü karşında savaşmak bile istemeyeceğin düşmanlar çıkması. Yenebileceğini bildiğin halde onlarla savaşmak istememek. Onlarla savaşın sadece seni zayıflatacağını, seni yoracağını, kazanacağın zaferin ise hiçbir anlamı olmayacağı bilmek. O yüzden meydanları hep onlara bıraktım. Onlarla savaşmaktan kaçıp kazanmalarına, zaferlerini kutlamalarına izin verdim. Belki de o yüzden istediğim yerde değilim. Savaşmaya üşendiğim için. Onları düşmanım olarak bile görmediğim için. O yüzden her geçen gün daha çok güçlendiler, daha çok zafer kazandılar. Bense daha çok zayıfladım...
Ama bundan daha kötüsü karşında savaşmak bile istemeyeceğin düşmanlar çıkması. Yenebileceğini bildiğin halde onlarla savaşmak istememek. Onlarla savaşın sadece seni zayıflatacağını, seni yoracağını, kazanacağın zaferin ise hiçbir anlamı olmayacağı bilmek. O yüzden meydanları hep onlara bıraktım. Onlarla savaşmaktan kaçıp kazanmalarına, zaferlerini kutlamalarına izin verdim. Belki de o yüzden istediğim yerde değilim. Savaşmaya üşendiğim için. Onları düşmanım olarak bile görmediğim için. O yüzden her geçen gün daha çok güçlendiler, daha çok zafer kazandılar. Bense daha çok zayıfladım...
7 Kasım 2009 Cumartesi
İlk Kaza
Ehe...İlk kazamı yaptım Perşembe akşamı...Araba sürmeye iki hafta önce başladım. Araba geldiğinden beri 1 aydır karantinaydı. Sürmeye bitürlü yemiyordu. Hatta arabayı İzmir'e geri göndermeyi bile düşündüm. Ama iş arkadaşlarının gazıyla kullanabildim en sonunda. Hatta hoşuma bile gitti. Acaip gaza gelip kendimi bi hafta içinde usta falan sandım. Tek elle falan sürüom artis gibi...Neyse...Perşembe akşamı olmuş, böyle katatonia dinleyerek ewe geliom. Yorulmuşum İstanbul trafiği zor tabi....Otopark'a girmek için Ortaköy'ün o iğrenç dar sokaklarından birine girdim her zamanki gibi...Tek yön olan sokaklardan karşıma bi kadın geldi. Yol benim hakkımdı ama kadın geri al babında bir el hareketi yaptı. Şimdi karşımda kadın acemidir dedim. Sen nesin e be geri zekalı. Zaten o ters yöne girmiş yol senin hakkın. Geri geri de gitmeyi daha öğrenememişsin. Artık nasıl kendine güven gelmişse geri geri gitmeye başladım. Gacırt die bi ses duyunca bütün gerçeklikle; daha geri geri gitmeyi bilmediğimle, aynayı kullanmayı bilmediğimle ve ortaköyün ara sokaklarına arabalar çarpsın diye anlamsız demir çubuklar diktikleri gerçeğiyle yüzleştim. Tampon çıkmıştı bile. İşte ilk yalnız başıma ilk kazamı yaptım. Tamir ettirdim bugün itibariyle. ama bilmiom biraz kendime güvenimi kaybettim sanırım. Umarım tekrar karantinaya almam arabayı.
1 Kasım 2009 Pazar
Ekim de bitti....
- Zaman harbiden hızlı geçiyo.İşteki 6. ayım. Ne zaman işe başladım ne zaman 6 ay oldu lan?
- İş arkadaşlarının yoğun baskısı ve zorlamasıyla araba kullandım sonunda..Son bi haftadır işe arabayla gittim geldim. Kendime şaşıom..Meğer kullanıomuşum ben araba..İstanbul trafiğinden o kadar korkmuştum ki..Asla kullanamıycam zannediodum. Bildiin E-5'te gidip geliom arabamı sewiom falan...
- İş yerinde son 1 aydır elle tutulur hiçbir iş yapmıorum açıkçası. Kendimi acaip işe yaramaz hissetmeye başladım. Bu arada bi iş görüşmesine gittim. Orayı da ben sewmedim. Ciddi iş arayışımın başlaması gerekiyo...6 ay sürse iş bulmak 1 yıllık tecrübe işte sana...
- Katatonia yeni albüm çıktı...hööööeeeeehh demek istiom. son 3 yıldır bekliodum ben bu albümü...Great Cold Distance'ı çok sewmiştim ama bu o kadar çarpmadı başlarda. Yannız çok sağlam altyapı yapmışlar, uğraşmışlar bariz. Bunun da kritiğini yapacam.
- Kritik yapmıom lan aylardır aklıma gelmişken. Ha ben kimim ki kritik yapacam da....Ne biliim güzel oluo yazıom falan..
- Slayer da albüm çıkarmış. Yaşlandım Slayer için ama olsun dinlemekte yarar var.
- Tam zamanında araba kullanmaya başladım. Metrobüse binmiom Domuz gribinden korunuom)) Aslında metrobüse binmeyerek her türlü hastalıktan korunuom..
- Choke'u izledim geçenlerde. Bir Fight Club diil tabi ki ama çok eğlenceliydi. Keşke kitabını okusaydım önce.
- Looking for Eric'i de izledim. Süper film...I'm not a Man,I'm Eric Cantona!!! Hasta oldum repliklere yaa...
- Bu ay yaşadığım kayda değer başka bişii yok sanırım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)